Bankalarca Vazgeçilen Krediler Mükellefler Tarafından Gelir Yazılır Mı?
I. GİRİŞ
Ticari faaliyetlerde işletmeler dönemsel olarak nakit akışında sıkıntı yaşayabilmekte ve bu sebeple ödemelerini yapamama durumuyla karşılaşabilmektedirler.
Bu bağlamda işletmeler almış olduğu kredileri geri ödeyememesinden dolayı Bankalarla anlaşmak suretiyle kredi kapsamındaki ödemeler düşürülmek suretiyle kredi borçları yeniden yapılandırılabilmektedir.
II. İLGİLİ MEVZUAT
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6.maddesine göre kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Aynı maddede göre safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir. Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8.maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40.maddesinde sayılan giderlerin indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
– 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,
– 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.
Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemede uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.
– 281.maddesinde, “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.
Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile, değerleme günü kıymetine irca ederler.”
– 285.maddesinde, “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.
Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.
Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.”,
– 322.maddesinde, “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”,
– 324.maddesinde, “Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.”
hükümleri yer almaktadır.
III. DEĞERLENDİRME
Yukarıda açıklanan madde hükümlerine göre;
- Bankalara olan kredi borcunun ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve
- Borçlunun iflas veya mali zorluk nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması
Halinde alacaklı tarafça vazgeçilen alacağın alacaklı tarafından özel bir karşılık hesabına alınması gerekir.
213 sayılı Kanunun 324.maddesi gereğince vazgeçilen alacağın gelecek yıl veya yıllara ait zararlarından mahsup edilmesi, bu suretle itfa olunamayan kısmın ise üçüncü yılın sonunda kâra aktarılması öngörülmüştür.
ÖRNEK:
A AŞ, 28.02.2022 tarihinde 10.000.000,00 TL 10 ay vadeli faiz tutarı 2.916.000,00 TL tutan kredi kuulanmıştır. Kredi ödeme planına göre ödemeler 2 ay sonra 1 Mayıs 2022 tarihinden itibarenbaşlayacaktır.
A AŞ, 20.03.2022 tarihinde C bankasına başvurarak işlerinde sıkıntı yaşadığını kredi taksitlerini ödeyemeyeceğini, yeniden yapılandırılırsa ödeme yapabileceğini söylemiştir.
C Bankası, A AŞ’nin durumunu araştırmış ve gerçek olduğunu tespit etmiştir. Bu sebeple A AŞ’nin teklifini kabul ederek sözleşme yapmış ve 1.916.000,00 TL faizden vazgeçmiştir.
Buna göre;
C Bankası 1.916.000,00 TL vazgeçtiği faiz alacağını özel fon hesabına alarak üç yıl içinde faaliyet zararlarından itfa edebilecektir. İtfa edemediğini üçüncü yılın sonunda doğrudan matraha dâhil etmek zorundadır.
A AŞ’nin yapacağı muhasebe kaydının aşağıdaki gibi olması gerekir.
102 Bankalar |
10.000.000 |
||
780 Finansman Giderleri Hesabı |
2.916.000 |
||
300 Banka Kredileri Hesabı |
10.000.000 |
||
381 Gider Tahakkukları Hesabı |
2.916.000 |
||
Banka kredisinin kaydı | |||
381 Gider Tahakkukları Hesabı |
1.916.000 |
||
780 Finansman Giderleri Hesabı |
1.916.000 |
C Bankası, tüm faizlerden ve anaparanın da 500 bin lirasından vazgeçmiş olsaydı; A AŞ’nin şu kayıtları yapması gerekirdi.
300 Banka Kredileri |
500.000 |
||
381 Gider Tahakkukları Hesabı |
2.916.000 |
||
679 Diğ. Olağandışı Gelir ve Karlar |
500.000 |
||
780 Finansman Giderleri Hesabı |
2.916.000 |
IV. SONUÇ
Gelir İdaresince verilen bir özelgede[1];
“Bankaların kredi alacağından vazgeçmesi halinde kredi kullanan borçlu tarafının vazgeçilen borç tutarını özel bir fon hesabına alarak 3 yıl içinde zararla itfa etmesini, itfa edemediği takdirde üçüncü yılın sonunda kar olarak beyan etmesi gerektiği”
yönünde görüş bildirmiştir.
Kanaatimizce bu görüş alacaklı taraf olan bankalar için geçerlidir. Ancak borçlu taraf için geçerli olmaması gerekir.
[1] 20.08.2021 tarih ve E-53445970-105[27-9-693]-74027 sayılı özelge