Anonim Şirketlerde Kanuni Temsilci
I. GİRİŞ
Anonim şirketler Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olmakla beraber söz konusu şirketlerin yeterli veya olması gereken düzeyde ekonomideki yerini almadığı kabul edilmektedir.
Anonim şirketler Türk Ticaret Kanununda[1] (TTK) sermaye şirketi olarak düzenlenmiş ve kurumsal bir yapı olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda sermaye şirketleri düzenlenirken kanun koyucunun iradesi kurumsal yapının ön plana çıkarılması yönünde kendini göstermiştir. Bu çerçevede limited şirketlerden faklı olarak anonim şirket ortaklarına aktif bir rol verilmemiş ve sermayenin etkinliği sağlanarak farklı bir kurumsal yapı ihdas edilmiştir.
Anonim şirketlere kazandırılan ve özetle açıklanan bu kurumsal yapıda; muhatap bulabilmek ve bunları bilmek son derece önemli bir husustur. Bu bakımdan kurumun, üçüncü şahıslar karşısında temsil edilmesi ve sorumluk halleri önem arz etmektedir.
Bu yazıda anonim şirketlerde yasal temsilci konusu, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun[2] bakımından açıklanmaya çalışılmıştır.
II. YASAL MEVZUAT
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35.maddesine göre tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Ancak 6183 sayılı AATUHK’da kanuni temsilcilerin kimler olduğu hususunda kurumlar veya kişiler itibariyle düzenlenmiş değildir. Bu konunun netleştirilebilmesi için TTK hükümlerinin irdelenmesi gerekir.
6102 Sayılı TTK’nun 124.maddesinde ticaret şirketleri; kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibaret olduğu hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun 125.maddesine göre ticaret şirketleri hükmi (tüzel) şahsiyeti[3] haiz olup aynı Kanunun 48.maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçlerı üstlenebilirler. Buna göre anonim şirketler de 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesinde geçen tüzel kişi ifadesi kapsamında bulunacaktır.
Anonim şirketlerin temsiline ilişkin hükümler 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiştir:
Türk Ticaret Kanununun 365.maddesinde; “Anonim şirket yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunur.” hükmü yer almaktadır. Buna göre anonim şirketin kanuni temsilcisi idare meclisidir.
Kanunun 366.maddesi hükmünde genel kural belirtilmiş ancak vazifelerin azalar arasında ne şekilde taksim olunacağı hükme bağlanmamıştır. Söz konusu maddede; ” Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir.
Aynı Kanunun 367.maddesine göre;
Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir.
Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
Buna göre 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35.maddesi uygulamasında anonim şirketler bakımından kanuni temsilci, yönetim kurulu veya şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil salâhiyeti (yetkisi) verilmiş kişi veya kişiler olacaktır.
Öte yandan TTK’nun 359.maddesinde yönetim kurulunun tescil ve ilan olunmasının, tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre;
1.Tam ehliyetli yönetim kurulunu oluşturan kişi(ler)in kim(ler) olduğu,
hususlarının ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması
gerekmektedir.
TTK’nun 27.maddesi gereğince bu tescilin ilan tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği şüphesizdir.
Aynı Kanunun 371.maddesinde;
“(1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücû hakkı saklıdır.
(2) Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğer ki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir.
…
Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir.”
denilmektedir.
Bu madde ile temsil yetkisinin kapsamına işaret edilerek, temsile salâhiyetli olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm işleri ve tüm hukuki muameleleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu salâhiyetin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı ifade edilmektedir.
Bu durumda 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35.maddesinin uygulanmasında TTK’nun 371.maddesi hükmüne göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan veya olmayan tüm muamelelerden sorumludur.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri ve bu hükümlerin açıklamaları dikkate alınarak, bir anonim şirketin kanuni temsilcileri;
1.Öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin veya birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığı,
2.Düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetki verilip verilmediği,
3.Düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınan yönetim kurulunun bu yetkiyi kullanarak şirketin temsilinin sorumlu müdür veya müdürlerine devredip devretmediği
hususlarının, tescil ve ilanın yapıldığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine bakılarak belirlenmesi gerekir.
Türk Ticaret Kanununun 371.maddelerine göre;
Yönetim kurulu üyelerinden birinin veya birden fazlasının yahut üçüncü kişi müdürlere bırakılmamış olması halinde aynı Kanunun 370.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatını taşıyacağı açıktır.
III. SONUÇ
Yazının önceki bölümünde yapılan açıklamalara göre kamu alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce Yasal temsilcinin belirlenmesi yoluna gidilmesi gerekir.
Bu bağlamda; şirket esas sözleşmesinin tetkik edilmesi, temsil salâhiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi bir veya bir kaç üyeye veya şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil yetkisinin yönetim kurulu üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakıldığının anlaşılması halinde
1.Kamu alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi,
2.Bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması
gerekir.
Şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde, Türk Ticaret Kanununun 371.maddesi hükmünün göz önüne alınması gerekir.
Bu suretle; yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları dikkate alınarak haklarında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Mükerrer 35.maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir.
KAYNAKÇA
-Ahmet GÜZEL-Muharrem ÖZDEMİR, Amme Alacakları Tahsil Usul ve Esasları, Nobel Kitabevi, 2007,
-6183 sayılı AATUHK ve ilgili Genel Tebliğ ve diğer idari düzenlemeler,
-Türk Ticaret Kanunu,
[1] 14.02.2011 tarih ve 27846 Sayılı RG’de yayımlanmıştır.
[2] 28.07.2953 tarih ve 8469 sayılı RG’de yayımlanmıştır.
[3] Tüzel Kişi: Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir kurumsal kişiliği ifade eder.