ÖZ

Adi ortaklık Türk Borçlar Kanunu’nda yer aldığı üzere iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme ile kurulan bir ortaklıktır. Ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Buna ek olarak gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetleri ve geçici vergi mükellefiyeti de bulunmamaktadır. Katma değer vergisi ve gelir stopaj vergisi yönünden ise faaliyetine göre mükellefiyeti bulunmaktadır. Makalemizde adi ortaklığın nasıl kurulduğuna, ortaklarının sorumluluklarına ve ortaklığın nasıl vergilendirildiğine değineceğiz.

Anahtar Kelimeler: Adi Ortaklık, Ortaklık Sözleşmesi, Vergilendirme

I.ADİ ORTAKLIĞIN MUHTEVİYATI

04.02.2011 tarihli resmi gazetede yayımlanan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu “Adi Ortaklık” kavramını basit ve yalın bir şekilde aşağıdaki şekilde tanımlamıştır:

MADDE 620– Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve
mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu
bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.

B.Ortaklar arasındaki ilişki

I.Katılım payı

MADDE 621– Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve birbirine eşit olmak zorundadır. Bir ortağın katılım payı, bir şeyin kullandırılmasından oluşuyorsa kira sözleşmesindeki; bir şeyin mülkiyetinden oluşuyorsa satış sözleşmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

II.Kazanç ve zarar

1.Kazancın paylaşılması

MADDE 622– Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında

paylaşmakla yükümlüdürler.

2.Kazanç ve zarara katılma

MADDE 623– Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki

payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.

III. Ortaklığın kararları

MADDE 624- Ortaklığın kararları, bütün ortakların oybirliğiyle alınır. Sözleşmede kararların oy çokluğuyla alınacağı belirtilmişse çoğunluk, ortak sayısına göre belirlenir.

IV.Ortaklığın yönetimi

MADDE 625– Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir. Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir. Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan her biri yetkilidir.”

Kanun ortaklığın hangi şartlarda oluşması gerektiğine, karın ve zararın paylaşımına, ortaklığın feshine, yönetimine ilişkin ayrıntılı bir şekilde tanımlamalar yapmıştır. Adi ortaklıkta gelir ve kurumlar vergisi bağlamında vergi mükellefiyeti, KDV mükellefiyeti, geçici vergi mükellefiyeti stopaj vergisi mükellefiyeti aşağıdaki şekildedir.

I.1.Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefiyeti

Adi ortaklıkların  tüzel kişilikleri    yoktur.  Adi ortaklıkların ortakları gerçek kişi ya da tüzel kişi  olabilir. Adi ortaklıkların gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetleri bulunmamaktadır. Bununla birlikte adi ortaklığın faaliyeti dolayısıyla düzenlemesi gereken belgeleri ortaklık adına bastırması tabidir çünkü 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229. Maddesinde belirttiği üzere “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” Burada işi yapan ayrı ayrı ortaklar değil ortaklığın kendisidir. Bu nedenle adi ortaklık işletmesi ortaklık adına fatura, sevk irsaliyesi, gider pusulası bastırır ve işlerini bu belgelerle hesap dönemi içinde gerçekleştirir.

Ortaklıkta dönem sonunda yapılan faaliyetten dolayı ortaya çıkan kar veya zarar ortaklar tarafından hisseleri veya payları oranında kendilerinin gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde yerlerini alırlar. Türk Borçlar Kanunu kar ve zararın paylaşımını 623. Maddede şöyle açıklamıştır:

2. Kazanç ve zarara katılma

MADDE 623Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.”

Madde metninde görüldüğü üzere eğer ortaklık sözleşmesinde ortaklık pay oranları belirtilmemişse kar veya zarar ortaklara eşit olarak dağıtılır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, kurumlar ve gelir vergisi kapsamında mükellefiyeti olmadığından Adi ortaklığın Kurumlar Vergisi mükellefi olan ortağının adi ortaklıktan elde ettiği kar payı, Kurumlar Vergisi Kanunun beşinci maddesindeki iştirak kazancı  istisnasından yararlanamaz.

I.2.KDV Mükellefiyeti

28.05.2014 tarih ve 39044742-KDV.10-1469 sayılı T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelgede adi ortaklıkların KDV mükellefiyeti şöyle açıklanmıştır:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun

-1/1’inci maddesi ile ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi tutulmuş,

-10’uncu maddesi ile mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.

26 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C) bölümünde, KDV uygulamasında adi ortaklıkların bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahip olduğu; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerin ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerektiği açıklanmıştır.”

Özelgede de belirtildiği üzere 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile adi ortaklıkların bağımsız işletme birimleri olarak Katma Değer Vergisi vergi mükellefiyetine sahip oldukları ve buna ilişkin tüm sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.

I.3.Geçici Vergi Mükellefiyeti

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici vergiyi açıklayan mükerrer 120. Maddesi

aşağıdaki şekildedir:

Geçici Vergi

Mükerrer Madde 120

Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler…”

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ise geçici vergiye ilişkin şu hükümler yer almaktadır:

Kurumlar vergisi ve geçici vergi oranı

Madde 32

(2) Kurumlar vergisi mükelleflerince, (dar mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla sınırlı olarak) câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Tam mükellef kurumlar için geçerli olan esaslar, dar mükellef kurumlara da aynen uygulanır.”

Madde metninde görüldüğü üzere geçici vergi gelir ve kurumlar vergilerine mahsup edilmek üzere mükelleflerce ödenmekte olan bir vergidir. Adi ortaklıkların gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetleri olmadığından dolayı, kurumlar ve gelir vergileri bağlamında geçici vergi mükellefiyetleri de bulunmamaktadır.

Adi ortaklıkların kurumlar vergisi veya gelir vergisi mükellefiyetleri ve tüzel kişilikleri bulunmadığından mülkiyet elde edebilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla faaliyetlerinden kaynaklı para, mal ve haklar katılım payları oranında ortaklarındır.

I.4.Stopaj Vergi Mükellefiyeti

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun stopaj hükümlerini belirten 94. Maddesi aşağıdaki şekildedir:

“Vergi Tevkifatı

Madde 94

Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar…”

Yukarıda belirtilen türdeki kazançları olan adi ortaklıklar, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’ncü maddesinde sayılan ödemeleri hesaben veya nakden yaptıklarında tevkifat yapmakla yükümlüdürler. Bu nedenle adi ortaklığın gelir stopaj vergisi mükellefiyeti bulunmaktadır. Verginin ödenmesinden ve beyanından tüm ortaklar tabi ki müteselsil olarak sorumludurlar.

Adi ortaklık işlemlerinde kendisi tevkifatta bulunabileceği gibi bazı işlemlerde kendisine da muhatap olduğu taraf tarafından da tevkifat yapılabilmektedir. Adi ortaklığın işlemleri nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi uyarınca kesinti olarak ödediği gelir vergisi, ortaklar tarafından verilen yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde hisselerine düşen tutar kadar mahsup edilebilecektir.

I.5.Damga Vergisi Mükellefiyeti

Vergi Usul Kanunu’na göre işletme veya bilanço esasına göre defter tutan ticari faaliyette faal adi ortaklıklar ile serbest meslek faaliyetinde bulunan adi ortaklıklar damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirebileceklerdir. Burada dikkat edilirse mükellefiyet tesisi açısından ihtiyarilik yani işletmenin kendi iradesine bırakılma durumu bulunmaktadır çünkü 43 seri numaralı Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nde bu mükelleflerin sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesisi ettirmelerinin ihtiyari olduğu belirtilmiştir. Sürekli mükellefiyeti bulunmayan adi ortaklıkların tutmak zorunda oldukları defterlerinde ayrıntılı olarak göstermek koşulu ile ayrı olarak damga vergisi defterlerine sahip olmalarına gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, sürekli damga vergisi mükellefiyeti olan adi ortaklıklar, damga vergisi defteri tutacaklardır.

II.SONUÇ

Makalemizde adi ortaklığın vergilendirilmesine ilişkin esaslara değindik. Vergilendirmeye ilişkin esaslara değinmeden önce Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilen kuruluş esaslarına ve ortakların sorumluluklarına yer verdik. Makalemizde bahsedildiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği ve gelir ve kurumlar vergisi gibi doğrudan kendi hükmi şahsına kazanç elde edebilecek vergi mükellefiyetleri bulunmamaktadır. Bu doğrultuda kendi adına mülkiyet elde edebilmeleri de mümkün değildir. KDV, damga ve stopaj vergileri mükellefiyetleri ise faaliyet alanlarına göre bulunabilmektedir çünkü bahsedilen bu vergiler gelir veya kazanç elde etme dolayısıyla ödenmesi gereken vergiler olmayıp, bizzat faaliyetin icrasından doğan vergilerdir.

 

KAYNAKÇA

  • T.C. Yasalar (10.01.1961). 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu. Ankara: R.G. (10703 sayılı)
  • T.C. Yasalar (06.01.1961). 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu. Ankara: R.G. (10700 sayılı)
  • T.C. Yasalar (11.01.2011). 6098 Sayılı Türk Türk Borçlar Kanunu. Ankara: R.G. (27836 sayılı)
  • T.C. Yasalar (13.06.2006). 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu. Ankara: R.G. (26205 sayılı)
  • 04.02.2005 tarih ve 25717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 43 seri numaralı Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği
  • 28.05.2014 tarih ve 39044742-KDV.10-1469 sayılı T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir