Yıllara Sari İnşaat İşinden Kaynaklanan Verginin İadesinde Zaman Yönünden Yaşanan Sorunlar

I.GİRİŞ
Gelir ve kurumlar vergisinin uygulamasında dönemsellik ve tahakkuk esası olmak üzere önemli iki ilke mevcuttur. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.
II.VERGİ TEVKİFATI
Ticari kazancın tespitinde önem arz eden bu iki ilkenin istisnalarından biri ise yıllara sari inşaat ve onarım işinden kaynaklanan kazançtır. Şu kadarki 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 42, 43 ve 44’üncü maddelerinde birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kazancın nasıl tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi hükmü gereğince birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilmekte ve tamamı o yılın geliri sayılarak, işin bittiği yıl beyannamesinde gösterilmektedir.
Öte yandan yine mezkûr Kanun’un 94’üncü maddesi gereğince birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işleri dolayısıyla bu işleri yapanlara ödenen istihkak bedellerinden % 5[1] oranında tevkifat yapılmaktadır. Bu kapsamda yıllara sari inşaat işini yapan mükelleflere alıcılar tarafından ödenen hakkediş bedelleri üzerinden % 5 vergi tevkifatı yapılmakta ve tevkif edilen bu vergiler alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla vergi dairesine ödenmektedir.
Yıllara sâri inşaat kapsamında tevkif edilen vergiler tevkifatın yapıldığı dönemde diğer gelirlerden dolayı hesaplanan vergiden mahsup edilememekte ancak işin bittiği yılda oluşan matrah üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilebilmektedir.
III.YAŞANAN SORUNLAR
Ülkemizde son yıllarda gerek ekonomik yönünden gerekse yaşamsal yönden en çok konuşulan ve sorun olarak görülen husus maalesef enflasyon olmuştur. Enflasyon kısaca paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma olarak tanımlanmaktadır. Özetle cebinizdeki para sabit kalmakla birlikte satın aldığınız mal ve hizmetin miktarı düşmektedir. Yani geçmişteki paranın bugünkü paradan daha değerli hale gelmesidir.
2020 yılında % 14,60 olan enflasyon oranı, 2021 yılında % 36,08, 2022 yılının ilk 7 ayında ise %80,21 olmuştur. Bu oranlar tüketici fiyat endeksi kapsamında hesaplanmış olup üretici açısından ise sırasıyla %25,15, %79,89 ve %143,75 olmuştur.[2]
Üreticilerin maliyetlerinin arttığı, yine paranın kullanılma maliyeti olarak ifade edilen piyasa faiz oranlarının arttığı tartışmasız bir gerçektedir. Enflasyonist ortamlarda işletmelerin kaynak ihtiyacı ortaya çıkmakta ve bunu da yabancı kaynak temini yoluyla sağlanmaktadır.
Yıllara sari inşaat işinden kaynaklanan vergilerin işin bittiği yıl içerisinde mahsubuna izin verilmesi oluşan enflasyon ve faiz oranlarındaki artışlar dikkate alındığında işletmeleri zor durumda bırakmaktadır. 2 yıl önce hazineye intikal eden 100.000 TL’nin 3 yıl sonraki 100.000 TL ile eş değer olamayacağı tartışmasızdır.
Tevkifat oranı olan %5 rakamsal olarak küçük görünse de bu tutar hasılat üzerinden tevkif edildiğinden yüksek meblağlara ulaşmaktadır. Örneğin 100 milyon hakediş üzerinden yapılan tevkifat tutarı 5 milyon olmaktadır. Yani işletme 5 milyonluk bir kaynaktan mahrum kalmakta ve bu tutar kadar bankalardan borçlanması halinde ilave faiz külfetine katlanmaktadır.
Özetle yıllara sari inşaat işi kapsamında tevkif edilen vergilerin işin bittiği dönemde mahsuplaşması enflasyonist ortamda mükelleflerinin zararına sonuçlar doğurmakta yine bu tutarların tasarruf edilememesinden dolayı işletme ilave kaynak arayışları içerisine girmekte ve bu durum da yine faiz maliyeti olarak mükelleflere yük olmaktadır.
IV.ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Önceki bölümde anlatılmaya çalışılan sorunların ortadan kaldırılabilmesi için yıllara sari inşaat işlerinden kaynaklanan ve alıcılar tarafından tevkif edilen vergilerin, tevkifatın yapıldığı yıl itibariyle mahsubuna imkan verebilecek kanuni düzenleme getirilebilir.
Böylelikle mükellefler yıllara sari inşaata ilişkin hakkediş bedelleri üzerinden tevkif edilen vergileri diğer işlemleri üzerinden hesaplanan vergilere mahsup edebilecek ve mali yapıları da güçlenecektir.
Yine işi yapan mükellefin mahrum kaldığı bu tevkifat tutarlarının belirlenecek bir değerleme oranında artırtılarak işin bittiği dönemde mahsubunun yapılmasına imkan sağlanabilir. Bilindiği üzere devlet alacağını geç tahsil ettiği durumlarda mükelleflerden gecikme faizi ve gecikme zammı almaktadır. İşte bu durumda da mükellef alacağını geç mahsup etmektedir. Bu kapsamda yıllara sari inşaat işinden kaynaklanan vergi, gecikme faizi, yeniden değerleme veya TÜFE-ÜFE oranında arttırılarak mahsubuna imkan verilebilir. Bu şekilde bir düzenleme yapılması aslında devlet tarafından geçmişte erken tahsil edilen paranın kullanılma bedeli olarak da düşünülebilir.
[1] 04 Şubat 2021 tarihli ve 31385 sayılı Resmi Gazete’de yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde vergi tevkifatı oranına ilişkin 3491 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmış olup, bugüne dek yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde uygulanan vergi tevkifatı oranı % 3’ten %5’e çıkartılmıştır.
[2] ttps://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Enflasyon+Verileri/