Kamulaştırmasız El Atma Kurumunun Meşruiyeti

0

ÖZET

Bilindiği üzere, devlet veya kamu tüzelkişileri, yerine getirmekle yükümlü olmuş oldukları bir takım kamu hizmetini ya da kolluk faaliyetini yerine getirebilmesi için kimi zaman taşınır mallara kimi zamanda taşınmaz mallara ihtiyaç duymaktadır. Devlet veyahut kamu tüzelkişileri daha üst bir kavramla ifade etmek gerekirse ”idare” ihtiyaç duymuş olduğu bu mallar kendi malvarlığı bünyesinde olmadığı takdirde satın alma, kamulaştırma, idareler arası malların devri, istimval gibi yollar ile edinebilmektedir. Ancak idareler, hukuka uygun yollardan mal edinebilme imkanı olmasına rağmen bazen bu yolları tercih etmeyerek kamulaştırmasız el atma yoluna gitmektedir. Kamulaştırmasız el atma hukukumuza 16.05.1956 tarihli, 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararıyla girmiştir. Kamulaştırmasız el atma, olağan veya olağanüstü (ivedi) kamulaştırma yetkisine sahip olan idarelerin, özel hukuk gerçek ve tüzelkişilerine ait olan taşınmaz mallara herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmadan veya kamulaştırma işlemlerine başlamakla birlikte henüz tamamlamadan, malikin mülkiyet hakkına engel olacak şekilde fiili ya da hukuki olarak el atmak suretiyle kamu yararına, kamu hizmetine sürekli olacak şekilde tahsis edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Kamulaştırmasız el atma kurumu, kamulaştırma kanununa birkaç yasal değişiklik ile eklenmiş daha sonra bu hükümler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ve daha sonra kamulaştırma kanununda kamulaştırmasız el atma ile ilgili birtakım hükümler getirmiştir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi birçok kararında kamulaştırmasız el atma kurumunun yasal bir dayanağının olmadığı belirtilmektedir. Bizler bu çalışmamızda kamulaştırmasız el atma kurumunun meşruiyeti( yasallığı) üzerinde duracağız.

Anahtar Kelimeler: Kamulaştırmasız el atma, Anayasa Mahkemesi Kararları, Kanunilik, Meşruiyet, Mülkiyet Hakkı, Öze Dokunma.

I.GİRİŞ

Kamulaştırmasız el atma kurumu, çalışmamızın başında yer alan “özet” kısmında da belirttiğimiz üzere, hukukumuza ilk defa 1956 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı(YİBK) ile girmiştir[1].

Yasama organı tarafından Kamulaştırma Kanununa kamulaştırmasız el atma ile ilgili olarak örtülü veya açık şekilde de birtakım hükümler getirmiştir. Ancak bu hükümler,  Anayasaya aykırı bulunduğu için Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Fakat yasama organı bu iptal kararlarına rağmen kamulaştırmasız el atma ile ilgili olarak Kamulaştırma Kanununa benzer mahiyette hükümler eklemiştir. Bununla birlikte, derece mahkemeleri de adı geçen 1956 tarihli YİBK’na göre kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat, bedel, ecri misil ve el atmanın önlenmesi davaları ve uyuşmazlıklar ile ilgili kararlar vermektedir[2].

Bu çalışmamızda öğretide ve uygulamada gözden kaçırılan, bu konu hakkında üzerinde pek fazla durulmayan Kamulaştırmasız El Kurumunun yasallığını diğer bir ifade ile meşruiyeti üzerinde duracağız. Özellikle bu konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi Kararlarına yer vereceğiz.

II.KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA KURUMUNUN TANIMI VE UNSURLARI
II.A.Kamulaştırmasız El Atma Kurumunun Tanımı

Kamulaştırmasız el atma, Devlet veya Kamu Tüzelkişilerinin, üstlenmiş ve yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gerçekleştirmek için ihtiyaç duymuş olduğu taşınmaz mallarını kamulaştırma, satın alma, trampa, idareler arası malların devri gibi hukuka uygun yollar ile edinmek yerine, özel hukuk gerçek veyahut tüzelkişilere ait taşınmazları, ivedi veya olağan kamulaştırma usullerini işletmeden veya işletmekle birlikte henüz tamamlamadan, herhangi bir bedel ödemeksizin, kamu hizmetine/kamu yararına olacak şekilde, maliklerin mülkiyet hakkından kaynaklanan yetkilerini kullanmasını engelleyerek, söz konusu taşınmaza sürekli ve devamlı surette fiili veyahut hukuki olarak el atılması olarak tanımlanmaktadır[3].

Kamulaştırmasız el atmanın, “fiili ve hukuki el atma” olmak üzere iki türü vardır.

Kamulaştırmasız fiili el atma, idareler tarafından geçerli bir kamulaştırma işlemi olmaksızın özel hukuk gerçek veya tüzelkişilerine ait olan taşınmaza kısmen ya da tamamen fiilen yani eylemli olarak el atılmasıdır. Örneğin, idarenin kamulaştırmasız el atılan taşınmaza kısmen veya tamamen yol yapması, asfalt dökmesi, inşaat yapması, park yapması, konut yapması gibi fiili uygulamalıdır. Özellikle uygulamada, fiili el atmaya en yaygın örnek idarelerin bu manada belediyelerin veya Karayolları Genel Müdürlüğünün yol yapmasıdır.

Kamulaştırmasız hukuki el atma ise, taşınmaza fiili bir müdahale olmaksızın hukuki manada söz konusu taşınmaza getirilen kısıtlanmalardır.[4] Uygulama da, özellikle idareler tarafından imar planında kamu hizmetine( spor alanı, kültür alanı, okul alanı, sağlık alanı vs.) ayrılması hukuki el atmaya örnek verilmektedir[5]. Hukuki el atmanın, fiili el atmadan en temel farkı, fiili el atma olduğu gibi söz konusu taşınmaza fiili yani eylemsel bir müdahalenin olmamasıdır.

II.B.Kamulaştırmasız El Atma Kurumunun Unsurları

Yukarıda (A) başlık altındaki kısımda kamulaştırmasız el atma kurumunun tanımına yer verdikten sonra bu kısımda adı geçen bu kurumun unsurları üzerinde duracağız. Öğretide, kamulaştırmasız el atma kurumunun unsurları şu şekilde sıralanmaktadır[6]:

II.B.1.Kamulaştırmasız El Atmaya Konu Taşınmaz Özel Hukuk Kişilerine Ait Olması Gerekmektedir

Kamulaştırmasız el atmanın ilk şartlarından birisi, el koymaya konu taşınmazın özel hukuk gerçek veya tüzelkişilerine ait olması gerekmektedir. Eğer taşınmaz özel hukuk gerçek veyahut tüzelkişilerine ait olmaması halinde kamulaştırmasız hukuki veya fiili el atma söz konusu olamaz.

II.B.2.Kamulaştırmasız El Atan İdare Yasal Mevzuata Göre Kamulaştırmasız Yetkisine Sahip Olması Gerekmektedir

Özel hukuk gerçek veya tüzelkişilere ait olan taşınmazlara fiili veya hukuki olarak el atan idarenin kamulaştırma yetkisine sahip olması gerekmektedir. Anayasamızın 46. Maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda ve sair mevzuatta( 6306 sayılı yasa, 7269 sayılı yasa vs.) kimlerin veya hangi kamu idarelerinin kamulaştırma yetkisini haiz olduğunu düzenlemiştir. Eğer fiili veyahut hukuki el atan idare kamulaştırma yetkisine sahip değilse o durumda bu husus kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilemez.

II.B.3.Kamulaştırmasız El Atma( fiili- hukuki) Kamu Yararına Olacak Şekilde Kamulaştırma Kuralları İşletilmeden Yapılması Gerekmektedir

Kamulaştırmasız fiili veya hukuki el atma,  kamu yararına yani kamu hizmetine özgü olmak amaçlı olarak kamulaştırmasız el atan idare ivedi ya da olağan kamulaştırma kurallarını hiç veyahut gereği gibi işletmeden yapılması gerekmektedir.

II.B.4.Kamulaştırmasız El Atma Hukuka Aykırı ve Kalıcı Olması Gerekmektedir

Kamulaştırmasız el atma kalıcı(sürekli) olmakla birlikte hukuka aykırı olması gerekmektedir. Kamulaştırmasız el atmanın hukuka aykırı olmasından kasıt ise, el atmayı hukuka uygun olacak bir hususun olmaması gerekir. Eş söyleyişle, kamulaştırmasız el atmanın istisnai durumlarından birinin veya birkaçının kapsamına girmemesi gerekir.

Kamulaştırmasız el atmanın istisnai halleri özetle şunlardır: Yasal oranında ve yasaya uygun yapılan DOP kesintisi; acele el koyma; rızai terk; muvafakat; 221 sayılı Yasa ve 6306 sayılı yasa gibi.

Bu kapsamda, kamulaştırmasız el atma geçici ise yani sürekli değilse ya da kamulaştırmasız el atma hukuka uygun ise diğer bir ifade ile kamulaştırmasız el atmanın istisnai halleri mevcut ise o durumda bu el atma kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemez.

III.KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN HUKUKİ NİTELİĞİ İLE MEŞRUİYETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kamulaştırmasız el atma, öğretide, hukuksal niteliği itibariyle haksız fiil( fiili yol) olarak tanımlanmaktadır[7]. Aynı şekilde yerleşik yargıtay uygulaması da kamulaştırmasız el atmanın hukuksal anlamda “haksız eylem” niteliğinde olduğunu birçok kararında vurgulamıştır[8].

Kamulaştırmasız el atma kurumu bir haksız fiil niteliğinde olduğu için YİBK ve yerleşik yargıtay uygulamaları ile öğretide bedel davası veya el atmanın önlenmesi davası, haksız işgal tazminatı ve sair surette uğranılan zararlar için tazminat davası açılabileceği kabul edilmektedir.

Bununla birlikte, çalışmamızın başlarında da ifade ettiğimiz üzere, kamulaştırmasız el atma, ilk defa hukuka hayatımıza 16.05.1956 tarihli, 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile girmiştir. YİBK’na göre özetle, idare herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın bireylerin taşınmazlarına el koyması halinde malikin dilerse TMK m.683 f.2 uyarınca müdahalenin men-i davası açılabileceği gibi kamulaştırmasız el atma durumuna razı olarak taşınmazın bedeli karşılığında mülkiyetinin idareye geçirilmesini de dava edebileceğini kabul etmiştir. Adı geçen YİBK kararı öncesinde kamulaştırmasız el atmanın hukuki mesnedi veyahut kanuni dayanağı bulunmamaktadır[9]. Başka bir ifadeyle YİBK kararı öncesinde bu kavram mevzuatımızda yer almamaktadır[10].

Kamulaştırmasız el atma ilk defa dolaylı olarak Kamulaştırma Kanununun 38. Maddesinde ifade edilmiştir[11]. Bu hüküm Anayasa Mahkemesinin10.04.2003 Karar Tarihli, 2002/112 Esas, 2003/33 Karar Sayılı Kararı ile “ “mülkiyet hakkının zamanötesi niteliğini haiz olduğunu, eşyaların bu anlamda malikleri tarafından kullanılmamakla mülkiyet hakkının sona ermeyeceğini” şeklindeki gerekçeler iptaline karar vermiştir[12].

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında yasa koyucu tarafından 18.06.2010 tarihli, 5999 sayılı yasanın 1. Maddesi ile geçici 6. Madde( daha sonra 24.05.2013 tarihli, 6487 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değişiklik yapılan)“ihdas edilmiştir[13]. Bu maddeye göre, 1956-1983 yılları arasındaki kamulaştırmasız el atma dayalı açılacak davanın prosedürüne, daha çok uzlaşmaya, tazminatın ödeme durumuna ve benzeri durumlara ilişkin hükümler yer almıştır.

Aynı şekilde, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 16/11/2022 tarihli, 7421 sayılı Kanunun 7. Maddesi ile eklenen Geçici 19. Maddesinde kamulaştırmasız el atma kurumu hakkında örtülü bir ifade edilmiştir.

Kamulaştırmasız el atma ile ilgili olarak yasal mevzuatımızdaki yeri, hukukumuza girmesine dayanak olan içtihadı birleştirme kararına ve bu kurum ile ilgili olan öğretideki görüşler ile yerleşik yargı içtihatlarına yer verdikten sonra şimdi kamulaştırmasız el atmanın meşruiyeti ile ilgili açıklamalara yer vereceğiz.

Bilindiği üzere, herkes mülkiyet ve miras hakkına haizidir(AY m.35 f.1). Bir eşyaya malik olan herkes hukuk sınırları içerisinde o eşya üzerinde tasarrufta bulunabilir, o eşyayı kullanabilir veyahut o eşyanın semerelerinden yararlanabilir(TMK m.683 f.1). Mülkiyet hakkı, ancak kamu yararına olacak şekilde ve yine ancak kanun ile sınırlanabilir. Mülkiyetten barışçıl yollar ile kullanma asıl, mülkiyetten yoksun kalma ancak kamu yararı için yasa ile mümkün olabilecektir. Bu kapsamda, devlet veya kamu tüzelkişileri, kamu hizmeti için özel hukuk gerçek veya tüzelkişilere ait taşınmazların tamamını ya da bir kısmını bedeli peşin ödemek suretiyle kamulaştırabilir(AY m. 46 f.1). Eş söyleyişle, özel hukuk kişilerine ait taşınmazlar bedeli idare tarafından peşin ödemek suretiyle maliklerin söz konusu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı kısmen veyahut tamamen yoksun bırakılabilir. Bunun haricinde (kanunda yer alan istisnai hükümler haricinde) mülkiyet hakkın kısmen veya tamamen kaybı ya da sınırlandırılması mümkün değildir.

Taşınmaz mülkiyetinin kısıtlanması veyahut mülkiyet hakkından kısmen ya da tamamen yoksunluk ancak yasama organı tarafından, açık, anlaşılır, net, uygulanması halinde ne gibi hüküm ve sonuçları bireyler tarafından öngörülebilir, keyfi uygulamaları önleyen, hukuk devletinin gereği olan belirlilik ilkesine uygun çıkarılacak olan kanun ile anayasada öngörülen sınırlama sebeplerine, demokratik sosyal hukuk devletinin gereklerine uygun şekilde özüne dokunulmaksızın mümkündür( AY m.13).

Kanaatimizce, anılan bu yasal ve anayasal hükümler birlikte değerlendirildiğinde kamulaştırmasız el atma kurumu, yasal mevzuatımızda açık bir şekilde hukuki niteliği, şartları ve uygulama hükümleri yer almadığından meşruiyetten yoksundur[14].Zira, mülkiyet hakkının sınırlandırılması diğer bir ifade ile mülkiyet hakkına yapılacak müdahalede ilk elden esas alınacak kriter kanuniliktir. Eş deyimle, mülkiyet hakkına yönelen müdahalenin veya sınırlandırılmanın yahut mülkiyet hakkından yoksun bırakılmayı gerektirecek durumların mutlaka bir kanuni dayanağının olması gerekmektedir. Aksine durumda, mülkiyet hakkına yönelik müdahale meşruiyet kazanmayacağı gibi kanuni dayanaktan yoksun olduğu için mülkiyet hakkının açık bir ihlali niteliği kazanacaktır. Bunun içindir ki; kamulaştırmasız el atma kurumunun, yasal veya anayasal mevzuatımızda kanuni düzenlemesi olmadığından meşruiyeti ya da geçerliliği de bulunmamaktadır. Her ne kadar yasa koyucu Kamulaştırma Kanununa kamulaştırmasız el atma ile ilgili birtakım düzenlemelere yer verilmiş ise de bu düzenlemeler incelendiğinde gerçek manada adı geçen kuruma meşruiyet kazandıracak nitelikte değildir. Bu nitelikte ki hükümler tamamen adı geçen kurum nedeniyle açılacak davaların uzlaşma prosedürü, dava açma süresi, ilamın icrasının ilamın kesinleşmesine bağlı olup olmadığı, görevli mahkeme gibi daha çok prosedürel eş deyimle usule ilişkin hükümlerdir.

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru incelemesi sonucunda vermiş olduğu birçok kararında kamulaştırmasız el atma kurumunun daha doğru bir ifade ile fiili durumun kanuni bir dayanağının olmadığına dikkate çekmektedir[15]. Aynı şekilde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sarıca ve Dilaver Türkiye Davasında vermiş olduğu kararda kamulaştırmasız el atma durumunun idarelerin kamulaştırma kurallarını göz ardı ederek bireyleri öngörülmez veya keyfi uygulamalar ile karşı karşıya bırakmakta olduğunu, yeterli güvence sağlayan kamulaştırma kurumunun alternatifinin olmasının mümkün olmadığını belirtmiştir[16].

Bu konuya dair diyeceklerimizi bitirmeden önce sona olarak bir hususa dikkat çekmek istemekteyim ki oda şudur: Acaba 1956 tarihli YİBK kamulaştırmasız el atmaya bir meşruiyet kazandırmış mıdır ? Cevabımız olumsuz olacaktır. Zira, bireylerin, Anayasal ve Uluslararası normlar ile koruma altına alınan temel hak ve hürriyetlerinden olan “mülkiyet ve miras hakları” ancak, belirli, öngörülebilir, ulaşılabilir, hukuki güvenlik sağlayan, açık keyfi uygulamalardan uzak olan bu ve bunun gibi nitelikleri haiz bir kanunla sınırlanabilir veyahut mülkiyetten yoksun bırakılabilir. Ancak, 1956 tarihli YİBK’nın münderecatına bakıldığında görülecektir ki, bireyler, kamulaştırmasız el atma durumda el atan idare aleyhine ne tür haklara haiz olduğunu hüküm altına almıştır. Yoksa İBK söz konusu içtihadında kamulaştırmasız el atma kurumuna meşruiyet kazandırma gayesinde değildir. Tam aksine, özel hukuk bireylerinin kamulaştırmasız el atan idare karşısında mağdur olmaması açısında kendi yöntemince bir içtihat geliştirmiştir. Bu yüzden adı geçen İBK kamulaştırmasız el atma kurumuna meşruiyet kazandırmamaktadır.

IV.SONUÇ

Kamulaştırmasız el atma, Devlet veya Kamu Tüzelkişilerinin, üstlenmiş ve yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gerçekleştirmek için ihtiyaç duymuş olduğu taşınmaz mallarını kamulaştırma, satın alma, trampa, idareler arası malların devri gibi hukuka uygun yollar ile edinmek yerine, özel hukuk gerçek veyahut tüzelkişilere ait taşınmazları, ivedi veya olağan kamulaştırma usullerini işletmeden veya işletmekle birlikte henüz tamamlamadan, herhangi bir bedel ödemeksizin, kamu hizmetine/kamu yararına olacak şekilde, maliklerin mülkiyet hakkından kaynaklanan yetkilerini kullanmasını engelleyerek, söz konusu taşınmaza sürekli ve devamlı surette fiili veyahut hukuki olarak el atılması olarak tanımlanmaktadır.

Adı geçen kurum ilk defa hukukumuza 16.05.1956 tarihli, 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile girmiştir. Bu kurum yasal veya anayasal mevzuatımızda doğrudan düzenlemiş değildir.  Yargı içtihatları ve öğreti ışığında gelişmiştir. Eş söyleyişle, kamulaştırmasız el atma kurumunun kanuni dayanağı yani meşruiyeti bulunmamaktadır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Öğretide ki yazarlar da kamulaştırmasız el atmanın fiili bir durum veya uygulama olduğunu, mülkiyet hakkına kanuni bir dayanağı olmaksızın önemli ölçüde müdahalede bulunduğu belirtilmiştir.

Kanaatimizce kamulaştırmasız el atma kamulaştırma kurumunun kanuni bir dayanağı olmayıp; yasal ve özellikle de anayasal meşruiyetten yoksundur. Ayrıca kamulaştırma kurallarına nazaran bireylere, bireylerin kamulaştırmasız el atmaya konu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkına önemli ölçüde müdahalede bulunmaktadır. Daha da önemlisi, mülkiyet hakkının özüne dokunmakta ve de idarelere kamulaştırma kurallarını işletmek yerine açık keyfi uygulama sonucunda özel hukuk bireylerine ait taşınmazlara herhangi bir bedel veya tazminat ödemeksizin kamulaştırmasız fiili veya hukuki el atma imkânı sağlamaktadır.

Netice olarak:

  • Kamulaştırmasız el atma kurumunun kanuni bir dayanağı eş söyleyişle yasal ve anayasal meşruiyeti yoktur.
  • Kamulaştırmasız el atma mülkiyet hakkına kanuni bir dayanağı olmaksızın önemli ölçüde müdahalede bulunmaktadır.
  • 1956 tarihli YİBK kararı kamulaştırmasız el atmaya meşruiyet kazandırmamaktadır.
  • Adı geçen kurum Anayasamızın 2,5, 35, 46. Maddelerine açık bir aykırılık teşkil etmektedir.

 

[1] Tutal, E: (2016) “KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARINDA YARGILAMA SÜRECİNDEKİ SON GELİŞMELER.” Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi 7, s. 1108-1109

[2] Ayrıntılı Bilgi İçin bkz: Çak, Y: “Kamulaştırmasız (fiili) El Atma Nedeniyle Açılan Tazminat Davalarında Belirlenen Tazminat Miktarı Üzerinden Yapılan Düzenleme Ortaklık payı( DOP) Kesintisi “,(https://www.hukukihaber.net/kamulastirmasiz-fiili-el-atma-nedeniyle-acilan-tazminat-davalarinda-belirlenen-tazminat-miktari-uzerinden-yapilan-duzenleme-ortaklik-payi-dop-kesintisi), Erişim Tarihi: 01.03.2023

[3] Benzer tanımlar için bkz: Uysal, A: (2015), “Kamulaştırmasız el atma halinde açılabilecek davalar, Taraf Ehliyetleri ve Nitelikleri.” İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2.1, s. 201; Tezcan, M: (2013)”Arkeolojik Sit Alanlarında Kamulaştırmasız El Atma.” Ankara Barosu Dergisi 2., s.402.; Çabri, S: (2011). “KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA KAVRAMININ YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN 15.12. 2010 TARİHLİ KARARI DOĞRULTUSUNDA TANIMLANMASI.” Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 15.1-2, s. 87.

[4] Yılmaz, A. (2020), “Kamulaştırmasız el atma ve hukuki el atma kavramlarının tüzel gelişiminin incelenmesi.” Jeodezi ve Jeoinformasyon Dergisi 7.2, s.156;

[5] Yılmaz, s. 156.

[6] Karaca, E: ( 2018), KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMANIN UNSURLARI VE KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMAYA KARŞI YARGISAL BAŞVURU YOLLARI, TBB dergisi, 137. Sayı, s. 283-285.

[7] Karaca, s. 280-281; Yazıcıoğlu, İ.Ş:(2008), “Kamulaştırmasız El Atma”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s. 92-93;

[8] Y 8. HD, 2018/12329 E. ,2021/1624 K; Y 5. HD, 2013/26366 E. ,2013/24187 K; YHGK, 2007/5-805 E. ,2007/826 K; Y 8. HD, 2018/12080 E. ,2018/15704 K.; Y 5. HD, 2013/26366 E. ,2013/24187 K; Y 8. HD, 2018/2747 E. ,2019/82 K; YHGK,  2008/5-243 E. ,2008/246 K; Y 18. HD, 2014/9266 E. ,2014/18049 K. ( https://karararama.yargitay.gov.tr/) Erişim Tarihi: 28.02.2023

[9] Uysal, s. 200.

[10] Uysal, s. 200.

[11] Tutal, s. 1109

[12]Anayasa Mahkemesi Kararlar Bilgi Bankası, (https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2003/33?EsasNo=2002%2F112) Erişim Tarihi: 28.02.2023

[13] Tutal, s. 1109-1110 Benzer nitelikteki bir hüküm 2942 s. Kanunun 7327 sayılı yasanın 21. Maddesi ile eklenen Geçici 16. Maddesinde yer almaktaydı. Bu hükümde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir(AYM, E.2021/127, K.2022/85, 30/06/2022, § …).

[14] Meşruiyet kelime anlamı itibariyle “meşruluk” olarak anılmaktadır: Türk Dil Kurumları Sözlükleri,( https://sozluk.gov.tr/) Erişim Tarihi: 28.02.2023

[15] (Celalettin Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436, 6/3/2014, § …);(Mustafa Asiler, B. No: 2013/3578, 25/2/2015, § …);(İbrahim Oğuz ve diğerleri, B. No: 2013/5926, 6/10/2015, § …);(Şevket Karataş [GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, § …);(Funda İnciler ve diğerleri, B. No: 2014/2582, 14/9/2017, § …); Çak, Y: 7421 sayılı Kanun İle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa Eklenen Hükümlerin (Ek madde 4, Geçici Madde 19) Değerlendirilmesi(https://www.hukukihaber.net/7421-sayili-kanun-ile-2942-sayili-kamulastirma-kanununa-eklenen-hukumlerin-ek-madde-4-gecici-madde-19-degerlendirilmesi) Erişim Tarihi: 01.03.2023; Anayasa Mahkemesi Kararlar Bilgi Bankası, (Reşit Ertan, B. No: 2017/16522, 14/10/2020, § …)  (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2017/16522) Erişim Tarihi: 01.03.2023.

[16] Bu karara AYM’nin Celalettin Aşçıoğlu(Celalettin Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436, 6/3/2014, § …)  Kararından Türkçe olarak erişilmiş olup; karar aslına şu bağlantı linkinden ulaşabilirsiniz: European Court of Human Rights -HUDOC🙁https://hudoc.echr.coe.int/eng#{%22dmdocnumber%22:[%22868651%22],%22itemid%22:[%22001-98874%22]}) Erişim Tarihi: 01.03.2023

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir