İş Ortaklığında İşin Ortaklardan Birine Devir Edilmesinin Sonuçları ve Vergileme
I.TANIM
İş ortaklığı, 5520 sayılı KV Kanununda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklığı olarak tanımlanmıştır.
Bu yazımızda iş ortaklığı ile İdare arasında imzalanan sözleşme ile işin üstlenilerek işe başlandıktan sonra; ortaklık tarafından yapılmakta olan işin bütün vecibeleriyle birlikte ortaklardan birine devredilmesinin vergisel sonuçları değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda yazımızda devir nedeni ile düzenlenecek faturalarda KDV tevkifatı uygulanıp uygulanmayacağı ve iş ortaklığından kesilen stopajların devir alan ortak tarafından mahsup edilip edilmeyeceği hususları değerlendirilmiştir.
- II) KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
İş ortaklıkları 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1.maddesinde kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 2.maddesinin yedinci fıkrasında;
“İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.”
hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;
– “2.5. İş Ortaklıkları” başlıklı bölümünün “2.5.2.Unsurları” alt başlıklı bölümünde, “…
Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi, taahhüt sözleşmesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi (Örneğin, tahakkuk eden vergilerin tamamının ödenmesi) gerekir. Vergisel ödevlerin tamamının ikmal edilmesinden sonra iş ortaklığı sona ermiş sayılır.
Öte yandan, iş ortaklıklarının tasfiyesi, Borçlar Kanunundaki adi ortaklıkların dağılmasına ilişkin hükümlere göre yapılacaktır.”,
– “2.5.3. İşin bitiminde ortaya çıkan zararların durumu” başlıklı alt başlıklı bölümünde, “Kurumlar, dilerlerse Borçlar Kanununa göre adi ortaklık veya Kurumlar Vergisi Kanununa göre iş ortaklığı şeklinde ortaklıklar oluşturarak faaliyet gösterebilmektedirler.
Adi ortaklıklar, kurumlar vergisi mükellefi olmamalarına rağmen katma değer vergisi mükellefi olmaları nedeniyle ayrı defter tutabilmektedirler. Ortaklar ise dönem sonlarında ortaya çıkan kâr veya zararı, ortaklıktaki hisseleri oranında paylaşarak kendi hesaplarına dahil etmektedirler.
İş ortaklıkları ise Kurumlar Vergisi Kanununda ayrı bir kurum olarak değerlendirilmekte ve kurumlar vergisi mükellefi olarak sayılmaktadırlar. İş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazanç, kurumlar vergisine tabi tutulmakta ve vergi sonrası kazanç ortakların hisselerine göre ortaklara dağıtılmaktadır.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarının, bu mükelleflerin ortaklarınca indirilebilmesi mümkün olmayıp aynı durum kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarının zararları için de geçerlidir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan;
Kurumlar Vergisi Kanununun 15.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemelerinden vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmışTIR.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.1. Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri” başlıklı bölümünde de birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin tanımı konusunda Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı açıklaması yer almıştır.
Bu kapsamda, Gelir Vergisi Kanununun 42.maddesinin birinci fıkrasında, “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almakta olup, bir işin 42 nci madde kapsamına girmesi için faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, taahhüde bağlı olarak yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekir.
Aynı Kanunun 44.maddesinin birinci fıkrasında ise, “İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih, bitim tarihi olarak kabul edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre;
- Üstlenilen işin ilgili idarenin olur’u ile
- İşin bütün vecibeleriyle birlikte devredilmesinin ortağa uygun bulunması ve
- Devir sözleşmesi ile iş ortaklığı olarak yapılan ilk sözleşmeye atıfta bulunulması
Şartıyla işin ortaklarda birine devir edilmesi gerekir.
Yukarıda yer verilen yasal hükümler ve idari düzenlemelere göre;
- İş ortaklığı tarafından işin ortaklardan birine devredildiği tarihin iş ortaklığı açısından işin bitim tarihi olarak kabul edilmesi ve
- Bu tarih itibarıyla kar veya zararın kati olarak tespit edilerek işin bittiği hesap dönemine ilişkin kurum kazancına dâhil edilmesi ve
- Bu işe ilişkin istihkaklardan devir tarihine kadar ortaklık adına yapılan kesintilerin ilgili yıl beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmesi
gerekir.
Bununla beraber iş ortaklığından devir alınan söz konusu işin devir alan açısından yeni bir iş olarak dikkate alınarak buna göre vergilendirilmesi gerekir.
III.KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
– (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
– (4/1) maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,
– 9.maddesinde ise vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verildiği,
– 20.maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre; ilgili idare ile imzalanan sözleşme gereğince “Yapım İşine” ilişkin yapılan işlerin İş Ortaklığı tarafından ortağa devri durumunda söz konusu devir için bir bedel alınması halinde alınan bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekir.
Bu bağlamda devir işlemine ilişkin düzenlenecek faturada hesaplanan KDV’nin, tevkifata tabi tutulmaması gerekir.
Kaynak:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu,
3065 sayılı KDV Kanunu
İlgili İdari Düzenlemeler