Zorunlu Karşılıklarda Yeni Düzenleme ve Beklentiler

0

I.GİRİŞ

Son dönemlerde Merkez Bankasının faiz politikasında aşağı yönlü kararlarına rağmen bankalar tarafından kredi faiz oranları çok daha yüksek uygulanmaktadır.

Bu yazımızda zorunlu karşılıklara getirilen yeni düzenleme ve alınan kararlar değerlendirilmiştir.

II.ZORUNLU KARŞILIKLARDA YENİ DÜZENLEME

26 Mayıs 2022 tarihinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yaptığı duyuruda şu hususları paylaşmıştır:

– 10 Haziran 2022 tarihinde yayımlanan 2022/20 sayılı Tebliğ ile yabancı para mevduat/katılım fonu yükümlülükleri üzerinden Türk Lirası cinsinden menkul kıymet tesisi uygulaması başlatılmıştır.

Bankalar bu çerçevede, Türk Lirası mevduat/katılma hesaplarına dönüşüm hedeflerine göre belirlenen oranlarda menkul kıymet tesis etmektedir. İlk tesis 29 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleştirilerek yapılmıştır.

– Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının yakından takip edildiği, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığı, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini sağlamak ve desteklemek için makro ihtiyati politika setinin daha güçlendirileceği, değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımlarının kullanılmaya devam edileceği. (20.08.2022 tarihli duyuru)

– 23 Nisan 2022 tarihli duyuruda belirtilen zorunlu karşılığa tabi krediler için yüzde 20 düzeyinde uygulanan zorunlu karşılık tesisinin, uygulamanın etkinliğinin arttırılması amacıyla bankalar için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi ile ikame edilmesi (20.08.2022 tarihli duyuru)

– 30 Aralık 2022 tarihi itibarıyla 29 Temmuz 2022 tarihine göre yüzde 10 kredi büyüme oranını aşan kredi tutarı kadar menkul kıymetin bir yıl boyunca tesis edilmesi (20.08.2022 tarihli duyuru)

– Hariç tutulan kredi türlerinin harcama mukabili kullandırılmaması halinde menkul kıymet tesisine tabi olması (20.08.2022 tarihli duyuru)

– Tebliğin yayımı tarihinden (10.06.2022) itibaren 2022 yıl sonuna kadar kullandırılacak ticari nitelikteki kredilerde Merkez Bankası tarafından yayımlanan yıllık bileşik referans oranın; 1,4 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 20’si, 1,8 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 90’ı nispetinde menkul kıymet tesis edilmesi (20.08.2022 tarihli duyuru)

– Gerçek ve tüzel kişi dönüşüm oranı ayrı ayrı yüzde 10,00’ın altında kalan bankalar ilave olarak 5 puan, yüzde 10,00 ile yüzde 20,00 arasında olan bankalar ilave olarak 3 puan zorunlu karşılığı hesaplama dönemini izleyen ilk zorunlu karşılık tesis döneminden başlamak üzere tesis eder. (31.08.2022 tarihli Tebliğ)

III.DEĞERLENDİRME

Yazımın başında da ifade ettiğim üzere Merkez Bankası düşük faiz politikası uygulamaktadır.

Buradaki temel amaç finansman maliyetlerini düşürerek makro ve mikro olumlu ekonomik gelişmeler sağlamaktı.

Fakat uygulamada bu olmadı. Bankalar düşük faizle (şuan % 13) Merkez Bankasından aldığı parayı çok daha yüksek oranlarda (% 35-40) kredi kapsamında sattı. (Piyasadaki kredi faiz oranlarının yüksek olmasında başka birçok etken ve sebep var. Onları değerlendirme dışı bırakıyorum.)

Bu durum Merkez Bankasını yukarıda tarih sırasıyla aldığım bir dizi kararları almaya itmiştir.

Düşük faiz politikasındaki temel hedef; yatırımları artırmak, bu vesileyle istihdamı artırmak, dış finansman maliyetlerini düşürerek başta ekonomik büyüme olmak üzere ihracatı artırmak ve cari açığı azaltmak veya kapatmak.

Ancak ihracat artmakla beraber sonuç beklenen gibi olmadı: Enflasyon arttı. Faiz oranları yükseldi. Kapasite kullanım oranları düştü. Cari açık kapanmadı.

Sonuç neden olumsuz? Aslında cevabı da çok basit; ekonomideki olumsuzluklar makro düzeyde ise salt para politikalarıyla yapısal sorunları çözmek imkânsızdır. Bunun için daha genel ve hem mikro hem makro düzeyde yapısal çözümler gerçekleştirmek gerekir. Daha önce birkaç yazımda özellikle makro bazı çözüm yollarını değerlendirmiştim.

Tekrar konumuza dönersek…

Para Politikası Kurulu, düşük faiz uygulamasına rağmen fiili yüksek faiz oranları ortaya çıkınca aldığı kararlarla finans sektörünü daha disipline etmek ve kredibilitenin kontrol altına alınmasını sağlamak için yukarıda belirttiğim kararları aldı. Bu amacında başarılı olacak mıdır? Aldığı kararlar itibariyle evet, bankaları sıkı takip edecek olmasından dolayı düzeni ve disiplini sağlayacaktır: ancak bu sefer de bankalar kredi musluklarını kısmaya başladı.

Neden mi?

Çünkü makro ekonomik sıkıntılar çok daha derin ve orta/uzun vadeli politikalarla çözüme kavuşturulabilir. Böyle dönemlerde ekonominin tamamını kapsamayan ve radikal reform nitelikli olmayan çözümler, önlem olmaktan öteye geçmemektedir.

IV.SONUÇ

Yazımın ikinci bölümünde belirttiğim kararlarla Merkez Bankası;

1) Politika faizi ile fiili yüksek faiz oranları arasındaki farkı kapatmayı,

2) Ticari kredi faizlerine sınırlama getirerek şirketlere sağlanan kredilerde faiz oranını yüzde 22,85 olarak uygulatmayı, aksi takdirde belirlenen katsayılarda tahvil bulundurmayı,

3) Alınan TL kredilerin döviz alımında kullanılmamasını sağlamayı

amaçlamıştır.

Alınan kararlar fiili faiz oranlarının düşmesi hariç kanaatimce bu amaçları netice verecek gibi görünüyor. Ancak kredi kullandırma tutarlarını aşağıya çekecek ve şirketlerin dış finansman ihtiyaçlarını karşılamada sorunlar ortaya çıkacaktır.

Diğer taraftan alınan kararların hazinenin borçlanma maliyetlerini düşürmekle beraber hazinenin fon bulma yeteneklerini de artıracaktır.

Amaçlanan diğer hedeflerin gerçekleşme ithtimali ise olanaksız gibi görünüyor.

Kaynakça:

Merkez Bankasının 20.08.2022 tarihli duyurusu

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir