Pandemi Sürecinde Aile Şirketleri ve Geleceği Planlamak
I.GİRİŞ
Covid-19 salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisini ve ekonominin aktörleri olan şirketleri de olumsuz etkilemiştir. 2022 yılına girmeye hazırlandığımız şu günlerde iş dünyası üzerindeki etkilerini devam ettirmektedir. Özellikle pandemi öncesine göre ortaya çıkan pazarlama şartlarının farklılığı ve pazarlama metodlarının değişkenliği ticari etkileşime uyum zorluğunu da beraberinde getirmiştir.
Ortaya çıkan etkileşim farklılıklarına göre aile şirketlerinin yapması gerekenler nelerdir. Ticari ve sınai etkileşim farklılıklarını lehe kullanmak için karşılaşılan zorluklar ile çözüm yolları hususunda farkındalık sağlamak bu yazımızın konusunu ve amacını teşkil etmektedir.
II. VAZGEÇİLEMEZ UNSUR: DEVAMLILIK
Ülkemizde şirket ömürlerinin uzun olmadığı göz önünde bulundurulursa Covid-19 sürecinde birçok unsurun alışılagelmişin dışına çıkması sebebiyle sürdürülebilirlik bakımından yeni şartlara uyumun ne kadar önemli olduğu ilk çözüm maddesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda uzun ve orta vadeli planlama yapmak çok önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalar şirket ömrü uzun olan gelişmiş ülkelerde özellikle uzun vadeli plan ve perspektiflerin önemsendiğini göstermektedir. Örneğin; İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre aile şirketlerinin % 64’ü, aile mirasının ve kurucu kurumsal değerlerin sürdürülmesini birinci amaç olarak kabul etmektedir. Aynı araştırmada aile şirketlerinin kısa vadeli yatırım ve stratejilere öncelik vermediği belirlenmiştir.
Bununla beraber pandemi süreciyle birlikte ortaya çıkan dijitalleşmeye karşı aile şirketlerinin uyum sağlamada zorlandığı görülmektedir.
Siber güvenlik, ticari operasyonların dijital ortama aktarılması, istihdamda ortaya çıkan farklılaşmanın yönetilmesi karşılaşılan başlıca sorunlardır.
II.1. Dijital Dünyaya Uygun İstihdam Sağlanması
Dijital dünya farklı ve yeni bir pazarlama ortamı. Dolayısıyla buna yönelik eğitim ve iş tecrübesi öne çıkmaktadır. Tekniğin yeniliği, buna yönelik personel çalıştırma zorluğunu da beraberinde getirmektedir.
Yeni pazarlama tekniği personel profilini de etkilediğinden; çalışanların iş memnuniyetini, bağımsız karar vericiliği, işyeri elastikiyetini ön planda tuttuğunu, ücret kavramını bu şartlardan sonraya bıraktığını söylemek mümkün. Tüm bu hususlar aslında tek bir şeyi hatırlatıyor: Kurumsallık ve kurumsallığın esnekliği ile beraber pratikliği.
Aile şirketlerinin oturmuş hatta kurucu değerlere sahip olduğunu dolayısıyla bunları değiştirmeye karşı gösterdikleri direnç, dijital dünyaya uyum sağlamada büyük bir engel olarak ortaya çıkmaktadır.
Bununla beraber aile şirketleri çalışanlarıyla kurdukları samimi ve yakın ilişkiler ve etkileşim, kurumsal şirketlere göre dijital ticari tekniklere ayak uydurmada daha esnek hale getirmektedir.
II.2. Ticari Aksiyonları Dijitalleştirmek
Yukarıda ifade edilen çalışan profilinin yanı sıra dijital ortama uyumluluktaki radikal dönüşüm, aile şirketlerini var olup olmama riski ölçümünde kurumsal şirketlere göre daha olumsuz durumlarla karşı karşıya kalmalarına sebep olmuştur.
Pandemi öncesinde dijitalleşme daha çok alt yapı çalışmaları için var iken; ticaretin, alım-satımın kendisinin dijital dünyaya taşınmasıyla rekabet edebilmek ve sürdürülebilirlik bakımından tüm ticari operasyonların dijitalleştirilmesini gerektirmektedir.
Aile şirketlerinin dijitalleşme konusunda iş gücü olarak ellerinde yeterli insan kaynağı olmaması nedeniyle dijital uyum çalışmalarını yürütmede zorlanmalarına yol açmaktadır.
II.3. Siber Güvenlik
Dijitalleşme, aile şirketlerinin daha önce çok fazla ihtiyaç duymadığı bir hususu da beraberinde getirmiştir: Siber Güvenlik.
Veri arşivi, şirket hafızasının korunması, devamlılık gibi önemli şirket değerleri siber güvenliği de yönetmeyi kaçınılmaz hale getirmiştir.
Ancak aile şirketlerinin dijital yatırımlarında olduğu gibi bu alanda da isteksiz olmaları ticaret, büyümek, inovasyon gibi yatırımları tercih etmeleri en önemli uyum sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mevcut dijitalleşme ortamında büyük bir gerçek ortada durmaktadır: Siber saldırı, başta itibar ve prestij olmak üzere aile şirketinin oluşturduğu her şeyi bir daha geri gelmemek üzere yerle bir edebilir.
III. YENİ BAŞLIK: İKLİME DOST ŞİRKETLER
Pandemi sonrası sürecin en önemli başlığı şirketlerin Çevre ve Sosyal Yönetişimi olacağa benziyor. Kasım 2021’de Davos’ta yapılan zirvenin ana başlığı iklim ve küresel ısınma tartışılmıştır. Dolayısıyla küresel ısınmaya sebep olan üretim teknikleriyle imalatın yasaklanmasına kadar varılabilecek yaptırımların olacağını tahmin etmek zor değil.
Hatta üretim teknikleri çevre dostu olmayan ülkelerin mallarına gelecekte ambargo gelebileceği de akıldan çok uzak gözükmemektedir.
Şimdiye kadar kurumsal şirketler dahil tüm özel sektör aktörlerinin bu konuyu fiktif bir uygulamadan öteye götürmemiş olmaları ve konuya yabancı kalmaları şimdiden hazırlanmayı gerektirdiği açık ve şüphesiz bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.