Akaryakıt Sektöründe Suç Kesinleşmeden (İnceleme Tamamlanmadan) İşyeri Kapama Cezası Verilmesi

0

I.GİRİŞ

Akaryakıt ve LPG piyasasının yanı sıra özel etiket ve işaret kullanma zorunluluğu getirilen ürünlere ilişkin piyasada rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi amacıyla 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenlemeler yapılmıştır.(1)

7318 sayılı Kanunla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359.maddesine eklenen (ç) fıkrası “Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.

7318 sayılı kanunun genel gerekçesi incelendiğinde “(ç) fıkrası ile akaryakıt piyasasındaki kayıt dışılık ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve belge düzenlenmemesi suretiyle birim fiyat üzerinden yapılan haksız rekabetin önüne geçilmesi amacıyla” düzenleme yapıldığı görülmektedir.

Yine aynı Kanununun 367.maddesinin dördüncü fıkrasında, “359.maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenir ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmaz.” hükmü ile kanun koyucu kamu davasının açılmasında yeni bir bakış açısı getirmiştir.

II.213 SAYILI VUK’UNUN 359.MADDESİNİN (Ç) FIKRASINA PARAREL OLARAK  PETROL PİYASASI KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİK

Petrol Piyasası Kanunu 20.maddesine eklenen g bendinde “Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359.maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367.maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

III.YAPILAN DÜZENLEMELERİN CEZA HUKUKUNUN EN TEMEL İLKESİ ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ

Ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan ve Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir.

Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.

Ceza muhakemesinde şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanabilmesi için, öncelikle delil değerlendirme aşamasının tamamlanmış olması gerekmektedir. CMK’nin 217. maddesi uyarınca, hâkim, vereceği kararı ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış olan delillere dayandırabileceğinden, maddi gerçeğe ulaşma amacına uygun olarak tüm araştırmaların tamamlandığı ve yeni delil elde edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmalıdır. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, delil araştırması ve değerlendirmesi aşamaları tamamlanmadan hüküm verilmesi hukuka aykırı olacağından; -ulaşılma imkânı bulunan- bütün delillerin toplanması, gerekirse mevcut delillerle ilgili bilirkişi incelemesi yapılması ve bu aşamadan sonra tartışılacak, değerlendirilecek başka bir delilin kalmaması gerekmektedir[3].

Nitekim Bursa 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2022 tarih ve Esas No: 2022/189; Karar No: 2022/7462 sayılı gerekçeli kararı da bu görüşümüz yönündedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine baktığımızda, “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi keskin ve nettir.  Anılan Kanunun 2. Maddesinde yer alan; “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz., Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” hükümleriyle, suça ve cezaya ilişkin yaptırımlarda yasal sınır açık bir şekilde ortaya koyulmuştur.

Ayrıca Kanunun 5. maddesinde; Türk Ceza Kanunu hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Suç fiiline ilişkin Anayasa hükümleri karşısında, Ceza Kanunu hükümleri daha keskin bir biçimde ele alınmıştır. Suçta ve Cezada kanunilik ilkesinin TCK hükümlerine uygun bir şekilde istisnasız uygulanması gerekmektedir.  Ancak bu şekilde hukuki güvenlik ilkesi maddi anlamda tesis edilecektir. Çünkü hukuki belirliliğin ve öngörülebilirliğin olmadığı bir durumda hukuki güvenlik ilkesinin tesisi de mümkün bulunmamaktadır.

IV.DEĞERLENDİRME

Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve açıklamalar ışığında; elbette yapılan usulsüzlere, kamuyu zarara uğratanlara vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verenlere hukuki yaptırımların uygulanması hukuk devletinin gereğidir.

Ancak gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359.maddesinin (ç) fıkrası gerekse Petrol Piyasası Kanunu 20.maddesine eklenen g bendi yukarıda bahsedilen ve ceza hukukunun en temel ilkeleri arasında sayılan şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile çelişen bir hukuki süreç söz konusudur. Henüz suçun oluşumu için en önemli şart olan fiilin varlığının mevcut olup olmadığı tespit edilmeden, elde edilen delillerin yeterli ve delil niteliği taşıyıp taşımadığı dahi belli değil iken diğer bir ifade ile ceza dosyası tekemmül ettirilmeksizin firmaların cezalandırılması hususunun hukuki yerindeliğinin tartışılması kaçınılmazdır.

Bu hukuki sürecin bu şekilde uygulanmaya devam etmesi halinde verilecek beraat kararları akabinde kişi ve kurumların hukuka aykırı bir işlem veya fiilden dolayı malvarlığı zarar göreceği için hem maddi ve hem de kurumların itibarının zedelenmesi söz konusu olacağından hem de manevi tazminat davalarının da gündeme gelebileceği göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

 

Kaynakça:

  • Koray Doğan, Ceza Muhakemesinde Belirsizlik Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2018
  • 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
  • İlgili Yargı Kararları

 

(1) 30.04.2021 tarih ve 31470 Sayılı Resmi Gazete yayımlanmıştır.

(2) Doğan s. 172

(3)Yıldız, s. 227; Doğan, Koray: Ceza Muhakemesinde Belirsizlik Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2018, s. 170-171.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir