Anonim Şirketlerde Azınlık Pay Sahiplerinin Hakları

0

I.GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunundan önce yürürlükte bulunan Mülga 6762 sayılı TTK göre, anonim şirketlerin en az beş ortak ile kurulmak zorunluluğu vardı. Bu yasaya göre kurulan AŞ’lerde genellikle büyük bir hissedar olur, diğer dört ortakta tamamlayıcı tabir edilen ortaklardan oluşmaktaydı.

II.AZINLIK PAY SAHİPLİĞİ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 411. maddesi uyarınca halka kapalı şirketlerde sermayenin en az %10’unu, halka açık şirketlerde en az %5’ini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri “azlık” veya “azınlık” olarak nitelendirilmektedir  Yasa gereyince azınlık oyları olarak tabir edilen bu ve benzeri azınlık hissedarlarının anonım şirketlerdeki haklarını 6102 sayılı TTK maddelerini belirterek açıklayacağım.

Anonim şirketlerin yönetiminde, sermaye ve oy üstünlüğünü elinde bulunduran çoğunluk pay sahipleri tarafından, azınlık pay sahipleri aleyhine ve hakkaniyete aykırı tasarruflarda bulunulmasının ve azınlık pay sahiplerinin haklarının ihlal edilmesinin engellenmesi amacıyla, kanun koyucu azınlık pay sahiplerine özel bazı haklar tanımış ve çoğunluk etkisi ile alınan kararlara karşı menfaatlerinin korunmasına imkân tanımıştır.

Böylelikle anonim şirketlerin yönetiminde söz sahibi olan çoğunluk pay sahipleri ile azınlık pay sahipleri arasındaki menfaat dengesi korunmaya çalışılmıştır.

TTK’nın  411.maddesinde belirtilen azınlık pay sahiplerine kanunen tanınan haklar dışında, esas sözleşme ile veya pay sahipleri arasında düzenlenen hissedarlar sözleşmesinde de düzenlemeler yapılarak, bazı konulara ilişkin kararların oy birliği ile alınması şartı veya yönetimde temsile ilişkin haklar sağlamak suretiyle sözleşmesel anlamda da koruyucu haklar tanınması mümkündür.

III.AZINLIK PAY SAHİPLİĞİ HAKLARI

TTK uyarınca halka kapalı anonim şirketlere ilişkin olarak azınlık pay sahiplerine yasal bazı haklar tanınmıştır.

TTK uyarınca azınlık pay sahiplerine sağlanan hakları öncelikle TTK yasasının ilgili maddeleri aynen belirtildikten sonra gerekli açıklamalar yapılaçaktır.

III.1.Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı

TTK’da pay sahiplerine kurumsal denetim, şeffaflık ve dürüst hesap verme ilkeleri temelinde kapsamlı bir bilgi alma ve inceleme hakkı tanınmıştır. Pay sahiplerine tanınan bu hak vazgeçilmez haklardan olup, kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.

6102 sayılı TTK’nun 437.maddesine göre

  • Finansal tablolar; konsolide finansal tablolar; yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az on beş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur.

Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.

  • Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200’üncü madde çerçevesinden şirketi, şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
  • Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.

Yukarıda da belirtildiği üzere pay sahiplerine tanınan bu hak yasal olarak vazgeçilmez haklardan olup, şirket ana sözleşmeleri ile kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.

III.2.Finasal Tabloların Müzakeresini Amacıyla Genel Kurulu Erteletme Hakkı

TTK’ nın 411.maddesinde belirtilen azınlık oylarına sahip ortaklar, şirketin genel kurulu başlamadan önce finansal tabloları incelemek amacıyla genel kurulu bir ay erteleme kakları vardır..

Aynı Kanunun 420.maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır.

Azınlık payı sahipleri, finansal tabloların ve buna bağlı konulara ilişkin müzakerenin ertelenmesini talep edebilir. Azınlık pay sahiplerinin bu husustaki istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararı ile genel kurul bir ay süre ile ertelenecektir. Azınlık pay sahiplerine tanınan bu hak ile teknik muhasebe bilgisi gerektiren finansal tabloların içerdiği bilgilerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi imkanı tanınmaktadır.

Finansal tabloların müzakeresi, azınlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olmasına bağlıdır.

Her ne kadar şirket yönetiminin çoğunluk pay sahiplerinin kontrolünde olduğu düşünülse de TTK’da azınlık pay sahiplerinin hakları ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve azınlık pay sahiplerine çoğunluk yönteminin aldığı kararı sorgulamak ve denetlemek için pek çok imkan tanınmıştır.

III.3.Özel Denetçi Atanmasını Talep Etme Hakkı.

Şirket genel kurulunda sunulan denetçi raporuna itiraz eden azınlık pay sahipleri ilgili dönemin ve özel bazı kanunlar ile ilgili olmak üzere özel denetçi atanmasını isteyebilirler.

TTK’nın 438.maddesine göre her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.

Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.

Şirketin azınlık pay sahipleri yönetim kurulunun belirlediği denetçlerin hazırladıkları denetim raporların da belirtikleri açıklamalarla yetinmeyip özel denetçı tarafndan şirket kayıtlarının inçelenmesini isteyebilirler.

III.4.Genel Kurulun Reddi Hakkı

Genel kurullara katılan pay sahiplerinin çoğunluğunun almış olduğu oylara göre alınan kararlara gerekli “itiraz “ konularını yazmak koşulu ile genel kurulun reddi hakları vardır.

TTK’nın 439.madde hükmüne göre genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.

Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır.

III.5.Payın Serbestçe Devredilebirliği İlkesi

Anonim şirketlerdeki azınlık paylarının en önemli hakkının paylarının serbestçe devredebilme hakkıdır. Bu hak bazen ana sözleşmeler ile sınırlandırılmak hatta kaldırılmak istense bile bu hak yasa ile azınlıklara tanınmış bir haktır.

Nama Yazılı Payların ve Pay Senetlerinin Devri İlkesi; TTK’nın 490. Maddesi uyarınca nama yazılı paylar, prensip olarak herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Söz konusu devir işlemi, nama yazılı pay senetlerinin ciro edilmesi ve akabinde pay senedinin zilyedliğinin devralana geçirilmesiyle gerçekleşir.

Anonim şirketlerin en temel ilkelerinden birisi payın devredilebirliği ilkesidir. Bu ilke gereğince anonim şirketlerde senede bağlanmış olsun ya da olmasın pay ve paya bağlı haklar kural olarak sahipleri tarafından engelsiz ve onaysız olarak herhangi bir gerçek ya da tüzel kişinin, şirket organının, makam veya kurumun onay, izin yahut icazeti gerekmeksizin serbestçe devredilebilir. Zikredilen ilke, hem çıplak paylar, hem de senede bağlanmış paylar, hem de ilmühaber çıkarılmışsa ilmühaberler için geçerlidir. O halde anonim şirkette pay ve pay senetleri, kanunda belirtilen istisnai nitelikteki sınırlamalar ile esas sözleşmede yer alan iradi kısıtlama halleri haricinde serbestçe devredilebilir niteliktedir. Devredilebilirlik, pay sahibinin anonim şirketten kolayca ayrılabilmesini, payların yine kolay bir şekilde paraya çevrilerek değerlendirilmesini1 ve serbestçe tedavül edilmesini, böylelikle anonim şirket paylarının elverişli bir yatırım aracı olarak görülebilmesini ve pay sahiplerinin akonomik açıdan kendilerini bağımsız ve güvende hissetmelerini sağlamaktadır. Hemen belirtelim ki, TTK’ de anonim şirketler için ortalıktan çıkma ve çıkarılma kurumlarının düzenlenmemiş olması karşısında2 pay sahibinin şirketten ayrılabilmesine imkan vermesi açısından payın serbestçe devredilebilirliği ilkesi önem arz etmektedir. Nitekim çıkma ve çıkarılma müesseselerinin olmaması sebebiyle oluşan boşluk pay devrinin serbestliği ilkesi ile telafi olunmaktadır.3 [7]

Zira kollektif ve komandit şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarılma düzenlenmiş olup, ortaklık payı ancak ortakların onayıyla devredilebilir.

Kooperatiflerde ise devrin kooperatif yönetim kurulu tarafından kabulü (1163 sayılı Kooperatifler Kanunu md. 8) gerekir. Benzer şekilde limited şirket ortakların da TTK’nın 638. Maddesi ile çıkma imkanı tanınmış olup, istisnai olarak payın serbestçe devredilebilirliği ilkesi kabul edilmiştir. Bir diğer deyişle, kural olarak limited şirket sözleşmesinde serbestçe [8]devredilebilirliğine ilişkin bir düzenleme olmaması halinde payın devri genel kurulun onayına tabiidir (TTK md. 595).4 Görüldüğü üzere, diğer şirketlerden farklı olarak anonim şirketlerde pay sahibinin kişiliği mühim değildir; önemli olan şirketin sermayesi ve malvarlığıdır.

Payların nama veya hamile yazılı olması payın devredilebilirliği ilkesini ortadan kaldırmamakla birlikte, nama ve hamile yazılı pay senetlerinin devrinde farklı usul ve kurallar öngörülmüştür. Buna göre hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesi suretiyle payı devralan tarafından Merkezi Kayıt Kuruluşu’na yapılacak bildirimle hüküm ifade eder.5 Merkezi Kayıt Kuruluşu’na bildirimde bulunulmaması halinde hamiline yazılı pay senedine sahip olanlar, TTK’ dan doğan paya bağlı haklarını gerekli bildirim yapılıncaya kadar kullanamaz. Nama yazılı paylar ise kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebilir. Başka bir deyişle, anonim şirkette nama yazılı paylar, kanunda belirtilen istisnai nitelikteki sınırlamalar ile esas sözleşmede yer alan iradi kısıtlama halleri haricinde serbestçe devredilebilir nitelik taşımaktadır. Nama yazılı pay senetlerinin hukiki işlemle devri, ciro edilmiş bu senetlerin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir. (TTK md. 489, 490). Ancak madde gerekçesinde kanuni intikallerde (miras, cebri icra vs.) ciro ve zilyetliğin devrine gerek olmadığı açıkça ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, yukarıda kısaca işaret edildiği üzere anonim şirket paylarının devrine ilişkin istisnai olarak bazı kısıtlamalar getirilebilir. Lakin bahse konu kısıtlamalar; yalnızca nama yazılı paylar bakımından caridir. Hamiline yazılı payların devrinde ise kısıtlamaya gidilemez. Nama yazılı payların devrine ilişkin getirilen kısıtlamala, kanuna veya esas sözleşmeye dayalı olmak üzere iki şekilde getirilebilir ( TTK md. 491,492). Bunun yanında nama yazılı payların devrinin esas sözleşme ile sınırlandırılmasın da, payların borsada işlem görüp görmemesine göre farklılık arz etmektedir.6 Belirtmek gerekir ki, nama yazılı payların devri kısıtlanabilir ancak bu devre tamamen yasak getirilemez. O halde pay devrinin sınırlandırılması, istisnai olarak kanuni veya esas sözleşmeyle getirilen iradi sınırlama hallerinde mümkün olabilir.

Son olarak belirtelim ki, sermaye piyasası mevzuatına tabi olan halka açık anonim şirketlerde kayden izlenen paylar da serbestçe devredilebilir ve bu payların devri elektronik sistem üzerinde gerçekleştirilir. Dolayısıyla, halka açık anonim şirketlerin borsada işlem gören paylarının devri Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde yapılır. .*Gün+Partners Avukatlık Bürosu-gun.av.tr.

Anonim şirketler hukukunda pay sahiplerinin ortaklıktan çıkma ve çıkarılmasının düzenlenmemiş olmasının en önemli nedeni, anonim şirketlerde hakim bir ilke olan sermayenin korunması ilkesidir. Keza pay sahiplerinin istedikleri zaman ortaklıktan ayrılabilmesi sermayenin iadesi sonucunu doğurur.[9]

Anonim şirketler hukukunda pay sahiplerinin ortaklıktan çıkma ve çıkarılmasının düzenlenmemiş olmasının en önemli nedeni, anonim şirketlerde hakim bir ilke olan sermayenin korunması ilkesidir. Keza pay sahiplerinin istedikleri zaman ortaklıktan ayrılabilmesi sermayenin iadesi sonucunu doğurur.[10]

III.6.Nama Yazılı Pay Senetlerinin Basılmasını Talep Etme Hakkı

AŞ’lerin gerek kuruluş hissedar listesi, gerekse genel kurula katılanların “Hazır Bulunanlar Lıstesi” ilgili Tiçaret Siçil müdürlüklerinde bulunmasına karşılık azınlık pay sahipleri nama yazılı pay senetlerinin basılması talep etme ve adlarına basılan hisse senetlerini elde etme hakları vardır.

TTK’nun 486.maddesi gereğince paylar hamiline veya nama olabilir. Hamiline yazılı paylar için; Pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetleri bastırılıp, pay sahiplerine dağıtılır.

Azınlık pay sahiplerinin talebi üzerine, yönetim kurulu nama yazılı pay senedi bastırarak, pay sahiplerine dağıtması zorunludur. Azınlık pay sahiplerine tanınan bu hak ile özellikle aile şirketlerinde pay senedinin bastırılmaması ve dağıtılmaması yoluyla baskı yapılması, pay sahiplerinin bu sıfatlarını ispattan yoksun bırakılmaları, devir olanaklarının sınırlandırılması gibi hukuka aykırı yöntemlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.[11]

III.7.Haklı Sebeplere Şirketin Feshi Davasını Açma Hakkı

AŞ genel kurulunda azınlık pay sahipleri genel kurul toplantı tutanaklarına gerekli karşıt görüşlerini yazarak ve şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshini isteyebilir.

6102 sayılı TTK’nın 531.maddesine göre Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri  temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler.

Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

IV.SONUÇ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 411. maddesi uyarınca halka kapalı şirketlerde sermayenin en az %10’unu, halka açık şirketlerde en az %5’ini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri “azlık” veya “azınlık” olarak nitelendirilmektedir.

Bu konumda olan pay sahipleri genellikle şirket genel kurularındaki haklarını bilmemektedir. Bazen de şirket hisselerin çoğunluğuna sahip pay sahipleri azınlık pay sahiplerinin haklarını kullandırmak istememektedirler. Bu nedenlerle genellikle şirket genel kurulları tartışmalı geçmektedir.

Uygulamacı bir meslek mensubu olarak genel kurullarda tartışma konusu olan bu konuya açıklık getirmek istedim.

 

Kaynak:

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu

 

[7] 1 Reha Poroy, Ünal Tekinalp ve Ersin Çamoğlu, s.547.

2 Anonim şirketler hukukunda pay sahiplerinin ortaklıktan çıkma ve çıkarılmasının düzenlenmemiş olmasının en önemli nedeni, anonim şirketlerde hakim bir ilke olan sermayenin korunması ilkesidir. Keza pay sahiplerinin istedikleri zaman ortaklıktan ayrılabilmesi sermayenin iadesi sonucunu doğurur.

3 Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, İstanbul, Beta Yayınları, 2016, s.276.

[9] Reha Poroy, Ünal Tekinalp ve Ersin Çamoğlu, s.547.

[10] Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, İstanbul, Beta Yayınları, 2016, s.276.

[11] Gün+Partners Avukatlık Bürosu-gun.av.tr.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir